The Lion King..

Bir ‘yeğenlerimle seyretmeye niyet ettiysem de yalnız izlediğim’ film ile karşınızdayım :( Ne diyelim kısmet be gülüm. Bir dahakilere.. Evet efeniim filmimiz hepimizin malumu ve nitekim de ilk yarı özellikle, o minvalde vuku buluyor. (Bu arada 1994 yapımı Aslan Kral m.ö.’ye tekabül ettiği için hayal meyal hatırladığımı da not düşeyim.) Ancak ikinci yarı, daha ilk sahnesiyle beni resmen kahkahalara gark etti. O iki şebelek ve lafları öldürdü beni gülmekten. Dediğim gibi, hepsini not alasım geldi, o kadar yani. Tipleri zaten olay. Tam bakıp bakıp gülmelik. Yalnız salondaki çoğunluğu oluşturan çocuk kitlenin o ‘spiritüel’ dokundurmalı atıfları ne kadar anladığına emin değilim. Zira koca salonda bir tek ben gülmüş olabilirim :) E tabii normal, hele ki son bir yılda okuduklarım ve kişisel gelişimin popülerliği paralelinde bizlerin anlamlandırması normal. Ancak onların da bir yerlerine zihinlerinde, not ettiklerini düşünüyorum en azından. Ehhh koca bilinçaltı sen nelere kadirsin :) Hollywood alttan alta işliyo deermişim :p
Neyse efendim, sırf ikinci yarı için dahi izlemenizi, şu yaban domuzu ve kankasını (bir türlü hayvanın türünü kafama yazamadım desem!) tanımanızı şiddetle öneririm ;)

Comments

Popular Posts