Sabır Taşı / Atiq Rahimi..
[ENG is below]
- @kentkabilesi online bibliyoterapi atölyesi Mayıs 2025 kitabı.
- Yine inanılmaz bir bibliyoterapi kitabı var karşımızda.
- Özellikle ortasından sonra öyle şok edici şekilde insanın böğrüne oturtucu ki anlatmam mümkün değil.
- Kaldı ki tam da Damızlık Kızın Öyküsü’nün son sezonunu izlediği bir dönemde elime almam etkisini bence bayağı bir perçinledi.
- Zira bu atıftan anlayacağınız üzere konumuz akıllara ziyan bir kadın öyküsü.
- Bütün bunları anlatırken bana Lilith’i de, tapınak rahibelerini de hatırlattı desem sanırım ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. (ve tabi pek çok diğer sembolizmi)
- Sürprizi kaçırmamak adına tabii ki bu kadar kısa bir kitabın konusuna dahi değinmiyorum.
- Sadece inanılmaz etkilendiğimi,
- müthiş düşündürücü bulduğumu,
- yine yeniden bu kadar kısa bir kurgu üzerinden böylesi büyük bir arka plana sahip olmasının yaratıcılığına hayran kaldığımı ve
- ataerkil sisteme ne diyeceğimi gerçekten artık bilemediğimi söylemekle yetiniyorum.
- Bir de son olarak zaten anlatım tarzı bağlamında çok görsel bir eser. Her şey gözünüzün önünde canlanıp ayağa kalkıyor.
- Nitekim 2012’de The Patience Stone ismiyle filmi de yapılmış. Tabii onu izlemeyi kalbim kaldırır mı bilemiyorum!
Meraklısına: Ve sevgili Funda Hanım’ın etkileyici toplantı notlarından kısa bir derleme:
- İçsel patlama yetkisini çok iyi ortaya koyan bir kitap.
- Özbenliği bulma mücadelesi çok iyi anlatılıyor eserde
- Travma yaşamış kadın kadını çok iyi betimliyor
- Sabır taşı; Orta Doğu edebiyatında çokça yer alan bir motif. Dolayısıyla kitap, eski Orta Doğu masallarını anımsatıyor.
- Kitap rüyadan ziyade bir masal gibi çünkü, rüyadan daha yoğun bir orman gibi bu masal.
- Ki masallar içsel gelişime katkı yaparlar.
- Bu bağlamda kitap; Afgan kültürel mirasını masallarla dile getiren bir sanat eseri.
- Hem hayatın gerçekliği hem ahlaki öğreti var masallarda da, bir masal olan bu kitapta da.
- Masallarda olduğu gibi bu kitapta da dini temalar gerek açık gerek örtü olarak var ve bunları kitap sorgulatıyor.
- Temel işletim sistemini masallar yoluyla öğren öğreniyoruz. =>
- ‘-Söylersen vb. arınırsın’ (ki kadın sürekli itiraf edip edip banyoya gidiyor)
- Kadın travmalarını ancak kocası bilinçsiz kendi ile getirebiliyor.
- Ancak dolaylı bir ifade bulduğunda (masallar gibi) travmalar dile getiriliyor.
- Aslında tüm kitap, kadının monolog’u.
- Travmatik döngü (istilacı anılar), tekrardan oluşur ki hem kitapta öyledir hem de masallarda da hep öyledir.
- İstilacı anılar ya da aşırı uyarılmış bir hal, bunlar hep travmanın tipik özelliklerindendir zira.
- Kitapta aynı zamanda arka planda bir savaş sorgulaması var.
- Kadın bedeni; taşınabilir bir savaş alanı haline geliyor.
- Bu bizi yine bio-politik anlatıya götürüyor.
- Çünkü orada da savaş, kadın bedeni vasıtası ile taşınabilir hale geliyor, kadın bedeni bir savaş alanı oluyor.
- Travmanın iyileşmesi için gerçek bir tanık olmalı. (zira kadın gibi askerde kadına anlatarak onu travmasına tanıklık ettiriyor)
- Kadın sesini duyurdukça, gerçek tanığın kendisi olduğunu anlıyor = kitabın sonunda özne, kadının kendisi oluyor.
- Peki kitabın sonu bir kurtuluş mu yoksa bir yıkım mı? -> travma da masallar da tam öyle bir şey.
- (bu sorunun cevabını, ayağa kalkışımızın ne olacağı belirliyor.)
- Beden; hem bastırmanın, hem anlatımının mekanı olarak yer alıyor kitapta.
- Hem sağ hem sol beyindeki amigdala noktalarının uyarılması (= ikili uyarım) ile travmaların depolanma yeri değiştiriliyor ve sağıltma gerçekleştiriliyor.
- Travmayı, anlatımının baş karakteri gibi düşünebiliriz kitapta.
- Tespih = (babanın yerine geçen) kocanın edilgen pozisyonuna geçince kadının -ancak- söze başlamasının sembolü.
- Yemeğe saldırdığımız her an, anneyle varoluşsal çatışma vardır = onun inşa edemediği (varoluşumuza katamadığı)
- Kadın; hem var olmanın + hem var edememenin işaretini doğramamasında bize gösteriyor.
Kapıdan fazla uzaklaşmadan bekliyor. Parmaklarıyla dudaklarını okşuyor, sonra sinirli sinirli, parmaklarını dişlerinin arasına sokuyor, çıkmaya cesaret edemeyen sözcükleri çekip çıkarmak ister gibi sanki. Odayı terk ediyor. Yemek için bir şeyler hazırladığı, çocuklarla konuşup oynadığı işitiliyor.
“Çünkü artık ben senin bedenine sahibim, sen de benim sırlarıma. Benim için buradasın. Görüp göremediğini bilmiyorum, ama bir şeyden kesinlikle eminim, beni duyabiliyor, anlayabiliyorsun. Ve seni hayatta tutan da bu. Evet, benim için, sırlarım için hayattasın.”
İşte gizem denen şey de bu, küçüğüm. Her son mümkündür, ama hangisinin iyi ve adil olduğunu bilmek... İşte gizem oradadır.
“Dediğine göre, ben ne deliyim ne de cinli. İçime bir iblis girmemiş. Yaptığım, söylediğim her şeyi yukardan gelen ses bana emrediyormuş, beni yönlendiren o sesmiş. Gırtlağımdan çıkan bu ses, binlerce yıldır gizli kalmış bir sesmiş.”
***
[in ENG]
The Patience Stone [Syngué Sabour] / Atiq Rahimi..
- @kentkabilesi online bibliotherapy workshop May 2025 selection.
- We’re once again presented with an incredible bibliotherapy book.
- Especially from the middle onwards, it strikes the reader’s heart so shockingly that I can’t even begin to describe it.
- Moreover, the fact that I picked it up while I was watching the final season of The Handmaid’s Tale really intensified its impact, in my opinion.
- As you can probably guess from that reference, we’re dealing with a story of a woman that is beyond comprehension.
- While telling all this, I should also say it reminded me of Lilith, of temple priestesses (and of course many other symbols), which I think will help you better understand what I mean.
- To avoid spoilers, I won’t even touch upon the plot of such a short book.
- I’ll just say that I was incredibly moved,
- found it deeply thought-provoking,
- was once again amazed by the creativity of having such a rich background in such a brief narrative, and
- found myself at a loss for words when it came to what to say about the patriarchal system.
- Finally, in terms of its narrative style, it’s a very visual work. Everything comes to life and stands before your eyes.
- In fact, a film adaptation titled The Patience Stone was made in 2012. Whether my heart can handle watching it is another question!



Comments
Post a Comment