Titreşimi Yükselt Hayatın Değişsin / Ayşe Tolga..

Bendeniz Ayşe Tolga’yı pek severim, ancak taa ne zamandan biliyor musunuz, Şehnaz Tango döneminden! Şimdiki nesil ne yazık ki öylesi kaliteli bir Türk dizisini yaşayamadı. Hem de Trt ekranlarında, böylesi modern böylesi örnek teşkil edici bir diziyi ben de bir daha hiç izleyemedim :( Ancak vakti zamanında izleyebildiğim için kendimi her zaman şanslı addederim. Öyle ki, o dönem bir de gittiği bir Harbiye Caz Festivali’nde (şaka gibi ancak hâlen öyle günleri nasıl yaşadım diye ben bile hayret ediyorum. Harbiye’nin Harbiye, Caz Festivali’nin caz festivali, sponsorların sponsor! olduğu.. İstanbul’un İstanbul olduğu yıllar, yazlar... m.ö. gibi vesselam :/) bir de karşımda görmüştüm ki hiç unutmam. Bir de Nejat İşler de orada olmasın! Zira onu da ilk o dizi ile tanımıştım. Kısacası 90ların sonunda, hayranı olduğum iki kişiyle aynı mekânda olmak büyüleyiciydi.
Sonra Ayşe Hanım’ı aromaterapi yağları ile yeniden medyada yakalayınca deli mutlu olmuştum. Ki o da bana çok hitap eden bir alandı. Sonra instagram ve bugün de kitap.. Ve ne kitap ama.. tam da theta ile başlayan (ancak her zaman bölük bölük ilgilendiğim, bir şekilde belki de teğet geçtiğim bütünselliği, ucundan yakalamaya başladığım dönemde, hem de tam da yapbozun parçalarından bendeki eksiklere rehber olacak bir başucu kitabı.. Bilmiyorum belki de diyeceksiniz ki sen objektif yaklaşmıyorsun çünkü seviyorsun, ancak öyle veya böyle ben Ayşe Hanım’ı seviyorum ve beğenerek takip ediyorum, ve bu bağlamda da, kendi adıma pek çok bilmediğim alanda ip uçları verdiği için de kitabını çok severek okudum ve pek  beğendim. Kalp kalp..
Hem titreşim olayına hafiften ‘nedir ki’ diye yaklaştığım bir dönemde, hem nefes terapisinde farklı bir şeyler denemek istediğim bir dönemde, hem de aldığım gün karşıma çıkışındaki tatlı tılsım ile ben bu pembiş kitaba bayıldım. Ayrıca kurgusu itibariyle azar azar her türlü yöntem hakkında bilgi vermesi, onları güzel bir kategorizasyon içinde sunması, bol bol örneklerle desteklemesi, dilinin inanılmaz akıcı ve açık olması ve tabii ki pek çok takipçisinin de ona ilettiği gibi, sanki onun sesini duyuyormuşuz gibi bize hissettiren, o bizle karşılıklı konuşuyormuşçasına yazılmış olan yazım dili pek keyifliydi. Bir de bilmiyorum ancak benim kitabın inanılmaz güzel bir kokusu vardı! desem! Belki rafta benden önce eline almış kişinin parfümüydü (ki her kimse o, onun rack’e koyması sayesinde karşıma çıktı ve alabildim! Bin şükran o kişiye, her kimse) ancak bir şekilde eve benimle geldi ve hâlen de sayfalarında :)
Kısacası, ucundan azıcık ifade ettiğim konular ile siz de ilgileniyorsanız orasından burasından bence siz de benim gibi geç kalmayın ve okuyun derim. Tabii ilgili konulara dair hâlihazırda dip dalmış biri iseniz belki hafif kalabilir ancak. Tersi durumda tam bir ders kitabı / 101 formatında ;) benden söylemesi :*
Meraklısına: Bu arada eğer Ayşe Hanım’ı instagram’dan ya da youtube kanalından takip ediyorsanız halihazırda biliyorsunuzdur ancak bilmeyenler için not düşmek isterim ki; geçtiğimiz Ağustos ayında başlattığı, 3 ayrı seviyeden oluşan ve her biri 21 günlük ‘enerji yükseltme’ çalışması mevcut. İlkine başladığım hafta kitabı aldım ve şimdi bu yazıyı yayınlarken de 3.’nün son haftasındayım. Kendi adıma böyle bir rutini çok da keyifli hâlde hayatıma soktuğu için müteşekkirim. Eğer siz de benzer şeylere ilgi duyuyorsanız mutlaka bir bakmanızı öneririm.
Meraklısına 2: Ayrıcı bu enerji çalışmaları dışında Yeni Ay ve Dolunay dönemlerinde, ilgili sosyal medya kanallarında (Instagram ve YouTube) canlı yaptığı meditasyon çalışmaları olduğunu da hatırlatmak isterim. Çünkü ben çok memnun kaldım. İnanılmaz etkiliydi, benim için. Çok da iyi geldi. Hatta 11.11 günü 11:11’de de yaptığı şahaneydi. O yüzden aklınızda olsun, ay döngülerinde bir bakın derim. (aşağıdaki resimdekiler de ilgili ritüellerde kullandırdığı malzemeler ;) )
Meraklısına 3: Siz de Ayşe Hanım’ın değindiği konularla ilgiliyseniz, yine youtube kanalındaki kitap önerisinde bulunduğu mini videoları da öneririm. Çok güzel kitapların bilgisine onun sayesinde ulaştığım için de sonsuz şükranlarımı sunuyorum.
Meraklısına 4: Son olarak da belirtmeden geçemeyeceğim ki, aşağıda kitaptan altını çizdiğim yerlerden alıntılar yaptığım maddelerde de birçoğunu göreceğiniz gibi, şahsen Ayşe Hanım sayesinde Hz müziklerle vd ile tanıştım. (bir şükran daha kendisine..) Bu sayede, hazır Spotify’ın deneme süresini deneyimlerken hep farklı hz’ler ile hazırlanmış öyle güzel playlist’lerle karşılaştım ki. Tam da normal müzik dinleyemediğim bir dönemde ilaç gibi geldi. Hazır, 21 günlük enerji çalışmalarını yapıyorken de, her biri için onları yaptığımız dönemde dinlememizi önerdiği farklı frekanstaki bu sayede dinleyebilmek çok iyi oldu. Mesela şu an 3.’de olduğum için 3. için önerdiği 963 Hz müzikleri içeren listeleri dinliyorum.
  • Sağlıklı bir insan beyninin frekansı 71-90 MHz’dir (IQ ve EQ, elbette ki frekansı etkilemektedir). [s. 42]
  • Sağlıklı insanın beden titreşiminin dışında, organlar da kendi aralarında farklı hızlarda titreşir. [s. 43]
  • Kalpten beyne gönderilen bilgi miktarı, beyinden kalbe gönderilenden fazladır. Kalbin ürettiği biyoelektromanyetik alan, beynin biyoelektromanyetik gücünden 5 bin kat daha fazladır ve çok geniş bir alana etki etmektedir. Kalbin ritmik atımı ile üretilen kan ile ses basıncı ve elektromanyetik yayılım, vücuttaki her organ ve hücre tarafından algılanır. Dokular tarafından emilen ve yansıtılan bu manyetik alan, aynı zamanda o enerjinin yayılma sahası içinde bulunan kişiler tarafından da hissedilebilir. Vücuttaki tüm organların tıpkı vücutta olduğu gibi bir enerji frekansı vardır. Bu frekans bir biyoelektromanyetik alan yaratmaktadır. Frekans, yani titreşim düzeyi arttıkça kişilerin doğaüstü güçleri de artar. Şifa verme gücüne sahip olan kişilerin titreşim düzeyleri saniyede ortalama 500 titreşimdir. 800 titreşim seviyesine gelindiğindeyse medyumik güçler ortaya çıkar. 1000 titreşimin üzerinde telepati kanalı gayet akıcı şekilde açıktır. Saniyede 10 bin titreşim seviyesindeki insan astral seyahat yapabilir duruma gelir. Tıpkı bir gitarın tellerinin titreşmesi gibi... "Gitarın telini oynattığında hızla titreşir, teli göremezsin. Sonra titreşim azalmaya başlar ve tel görünür hale gelir. Bizler de şu anda saniyede 300 titreşimle birbirimizi görebiliyoruz ama saniyede 10 bin kez hızla titreşen canlıları göremiyoruz." Onları boyut üstü varlıklar olarak adlandırıyoruz. İçimizden pek azımız yani "medyum" olarak tanımladığımız kişiler onlarla temasa geçebiliyorlar. Bazen kanal olarak da onlardan gelen bilgileri aldıklarını iddia edebiliyorlar. [s. 50]
  • Nedeni basit, bilinçaltın eğer farkındalığın yoksa senden güçlüdür. Sana yabancı gelen bir cümleyi tüm gün boyunca sürekli tekrarlamak, zihninde kuşku uyandırır. Bilinçaltın her söylediğini reddeder. İnsanlar anlam yapıcıdır" der antropologlar. Başka bir deyişle insanlar dünyayı ve kendilerini anlamak için sürekli sorular sorarlar. Araştırmalar insan beyninin sürekli soru sorma ve cevap alma durumunda olduğunu göstermiştir. Sorular cevap aramaktan çok bizim düşünce kalıplarımızı negatiften pozitife dönüştürürler. Olumlama bir mantra gibi bir cümleyi sürekli tekrarlayarak zihni meşgul etmek değildir. Hayal ettiğin sahneyi görsel olarak pekiştirmektir. Bilgiyi onaylatmaktır, Beynimizin yarattığı frekansların nelere kadir olduğunu bu kitapta okudun, düşüncendeki eylemlerini değiştirerek, zihinsel olumlama ile bilinçaltına olumlu kodlamalar yaparak düşüncenin frekansını değiştirebilirsin. Mesela, her sabah başlayacağın gün için zihnine olumlu bir kod ver. Sahip olduğun üç şeye şükranlarını iletmekle işe başla. [s. 89]
  • Homeopati prensiplerini kullanan Benveniste, suya yabancı bir madde eklemiş, sonra suyu tam 1 milyon kez seyreItmiş, sulandırmış ve özel bir aletle aşırı hızda karıştırırsa sudaki maddenin yok olacağını planlamış. Ama yabancı madde suda mevcutmuş. Deneyine suyu milyonlarca kez daha seyrelterek devam etse de, işin en başında suya eklediği yabancı maddenin yok olmadığını tespit etmiş. Yani su kendine yüklenen bu maddeyi bir şekilde hafızaya kaydetmiş. Bunun üzerine Benveniste bir başka deneyinde suya zehir eklemek yerine sadece zehrin frekansını yüklemiş. Sonuç ne olmuş biliyor musun? Su, sanki içinde gerçekten zehir varmış gibi içine koyulan sinekleri öldürmüş. Bu ne muhteşem bir bilgi değil mi? Bu sadece görsel boyutta değil, moleküler anlamda da gerçekleşen bir mucize... Vücudumuzun yüzde 60’ı sudan oluşuyor demiştik, dolayısıyla frekansını yükseltmek için yapacağın çalışmalarda özellik yüksek frekanslı su içmeni önereceğim sana. İçtiğimiz suyun kalitesine geliyoruz şimdi. İçtiğimiz suyu sadece mineral yapısına ve pH yapısına göre değil, içerisindeki yaşam gücü enerjisine göre de değerlendirmek gerekir. [s. 91]
  • İnsan DNA'sı ve RNA'sı büyütüldüğünde aynı holografik modeli görebiliriz. Bizim hücrelerimizdeki en küçük atomik parçacığın modeli budur. Bu yüzden titreşimimizi yükseltmek için kullanacağımız en kuvvetli sembollerden biri  yaşam çiçeğidir. Geometrinin kutsal imgesi metatrona "yaşam çiçeği” denmesinin sebebi, içinde tüm yaratılışı barındırmasıdır. Yaşam çiçeği sembolü, en dış çember dahil, iç içe geçmiş 20 çemberden oluşur ve her şeyin sırrını içinde sakladığına inanılır, bu şekle çiçek denilmesinin nedeni, sadece çiçeğe benzemesinden dolayı değil, tıpkı bir meyvenin tüm evreleri gibi, insanın da bir tohumdan gelişen varlık olduğunu sembolize eden yaşamsal dönüşüm aracı olduğunu sembolize etmesinden dolayıdır. .... Fibonacci dizisi dediğimiz matematiksel sistemin evrendeki karşılığıdır. [s. 96]
  • Memeli bir canlının ilk döllendiği halden itibaren, beyin oluşumundan önce kalbi atıyor. Kalp, insanın madde bedendeki başlangıç noktası. ... Nörobilimciler, kalpte sadece 40.000 sinir hücresi (nöron) olduğunu ve kalbin bağımsız bir sinir sistemine sahip olmasından dolayı bu yapıp "kalpteki beyin" olarak adlandırıyorlar. .... Kalbin içindeki sinir sistemi, nörokardiyolojik ismiyle kalp beyni, beyindeki öğrenme merkezlerinden, serebral korteksten bağımsız öğrenme, hatırlama, işlevsel kararlar alabilme fonksiyonlarına sahiptir. Kalbimizin algı, idrak, duygusal işlem gibi üst beyin merkezlerini etkileyen sinyalleri de yine beyne sürekli olarak yolladığı pek çok deneyle ispatlanmıştır. [s. 103]
  • Aşkın da frekansı vardır ve değeri 528 Hz'dir. Bu frekans aynı zamanda, yaratıcılığın, müzikal ve matematiksel zekânın da frekansıdır. Saptanan her değerden daha yüksek olan aşk frekansı her şeyin kalbinde durur. Kalbini, özünü, dünyayı ve diğer hayatları bağlar. Bu frekansta DNA'mız yenilenir, hayatımıza mucizeler gelir. Bu frekansta sevgi dolu kucaklaşmalarla kan basıncının düştüğü ve gevşeme hali yaratan oksitosin hormonunun arttığı gözlemlenmiştir. 528 Hz dairelerin geometrisinde, spirallerin geometrisinde önemli bulunmuştur. 528 Hz mucize tondur ve sıra dışı değişiklikler yaratabilir. 528 Hz sağlık ve iyi yaşam için gereken biyoenerjik frekanstır. [s. 106]
  • Gül öz yağı evrensel titreşimi en yüksek materyallerdendir. Gül (Rosa damascena) öz yağı: 320 MHz’dir. [ss. 122-123]
  • Yoga frekansı 741 Hz’dir. ... 741 Hz frekansında bilinç yükselir, zihnimiz açılır ve yeni bilgilere yer açılır. Bu frekans beden ve nefes bütünlüğümüzü sağlayarak farkındalığımızı geliştirir. Yoga ve titreşim, ayrılmaz bir bütün bana göre. Asanalar dediğimiz yoga pozisyonları, pranayama dediğimiz yoga nefesleri ve meditasyon yaparak ulaşılan kozmik enerjilerle titreşim hâline geçebiliriz [s. 124].
  • Nefes egzersizleri bizi 174 Hz seviyesine taşır. [s. 126]
  • Asabiyet, alınganlık, sürekli geçmişte yaşama ve aynı olayı kafada tekrar etme, yaşadığımız olayları çözememe, aşırı kont-rol, aşırı panik, duyarsızlık veya hislerde uyuşukluk... İşte bunlar da nefes ve Chi akışının dengesizliğinin yarattığı sonuçlardır. ... Nefesini düzelten, enerjisini de düzeltir, frekansını da yükseltir. [s. 127]
  • Aromaterapi uygulaması: Günlük yani frankincense dediğimiz öz yağ, günlük ağacının reçinesinden elde edilen, binlerce yıldır mumyalamada, ölüm sonrası matemde, kutsal mekânların temizlenmesinde, dua seremonilerinde kullanılan, merkezleyici özellikte bir öz yağdır. Aromaterapide de yine günlük öz yağını enerji bedeni temizliğinde kullanırız. Yapacağın şey çok basit.. İki üç damla günlük öz yağını avuçlarına damlat, başının üstünden omuzlarına ve tüm vücuduna önden geriye doğru tarayarak ellerini gezdir. Sonra yine eline öz yağı damlat ve ayak tabanlarını avuçlarınla tamamen kavrayacak şe-kilde sıkıca tut. İki ayağın için de aynı şeyi yap. Mekanlarında da aromaterapi kapların varsa içlerine su doldur ve mercan-köşk, biberiye, adaçayı, frankincense ve biraz limon öz yağı ekleyerek mekânlarını temizlemeni öneririm. [s. 145]
  • Sen artık bugün, o kişiyle apayrı frekanslarda yaşıyorsun, ne yaparsan yap yakalayamayacaksın. Titreşimini yükselttikçe aranızdaki uyuşmazlığı daha net anlayabilirsin. Daha önce de verdiğim örnek gibi kiminle anla-şıp anlaşamayacağın da net bir şekilde karşına gelecektir. Böylece daha mutlu ilişkiler kurabileceksin. İşte kısmet de bu değil mi? Kısmet dediğimiz şey, aslında benzer frekansların buluşmasından başka bir şey değildir. Bir şey senin kısmetinse, dünyanın iki ayrı ucunda da olsanız, birbirinizi bulursunuz. Çünkü doğru frekanslar her zaman birbirlerini bulurlar. [s. 148]
  • Tek hatırlaman gereken, yaşamın kaynağının sende olduğudur. Bunun için nefes egzersizlerini, Tai Chi uygulamalarını, kristalleri ve aromaterapiyi ya da sana yakın hissettiğin bir metodu her gün düzenli olarak kullanarak, bağlantını hiç koparma... Önemli olan tek şey, bağlantıda kalmandır. Bağlanma uygulaması aslında bir çeşit bırakma uygulamasıdır. Aynı anda birkaç şeyi birbirine bağlayamaz, birlikte tutamaz ya da kavrayamazsın. Titreşimini yükselttiğinde artık bağlanmışsındır bu bağlantının kopmaması için, iletişim şart... Bunun için iletişimde kal, her gün yürüyüşe çık, hep dans et, bolca dua et, sanattan kopma, resim kursuna git, şarkılar söyleyerek frekansını koru, seninle aynı frekansta birileriyle bağlantıya geç, ne gerekiyorsa onu yap. Tüm bunlar için kendine güven ve evrene güven. İşte o zaman her şey güzel olacak! Tüm bunların bir araya gelip vücut bulmuş hali aşktır. Her şeye âşık ol, her şeye aşkla yaklaş. Hayatının titreşimini artırmak için ilham verici adımlar atarken, kendine karşı sabırlı ve nazik olman çok önemli elbette ama yine de kararlı ve girişken olmalısın. Aşağıda senin için sıraladığım adımları bir "yapılacaklar listesi" olarak algılama, kişisel gelişim yolunda seni güçlendirici bir rehber olarak kabul et lütfen. [ss. 154-155]

Comments