Fi dizisi..

Evet efendim, son dönemin en çok konuşulan dizisi ile karşınızdayım :) (Pek bi klişe giriş oldu, bu seferlik kusuruma bakmayın gari :) ) Neyse efendim, dizimiz malumunuz üzerine, basıldığı ilk yıldan beri, sanırsam 2013, en çok satanlarda yer alan ve dolayısıyla da yine en çok konuşulan cinsinden bir kitabın, ancak bu sefer bir fark var, zira Türkçe! bir kitabın uyarlaması! Amanin booo, bugünleri de görecek miydik :) Ne zaman kendi eserlerimizin uyarlamalarını izleyecek kadar olduk biz :) Şaka şaka tamam geyiği geçiyorum :)
Evet itiraf ediyorum ki, kitabın çıktığı yaz (yazdı değil mi? :)) bendeniz tez savunması savaşından yeni çıkmış pejmürde iken doğal olarak uzunca bir süre basılı bir materyal görmek istemiyordu gözlerim :) O dönemi atlattığımda da kitabın popülaritesi almış başını gitmişti ve ben nedendir bilinmez, bazen böyle eserlere yakınlık kurabilirken bazen de herkes okuyor diye okuyamama triplerine girdiğim için okumamıştım. İşte Allah’ın sopası yok! Bir gün okuyacağım varmış yine. Ve evet, (evet evet diziye geldim sonunda :) ) diziyi beğenince ve o an tam da (evet tam o günde :) ) elimdeki kitap yeni bitmiş iken, ee tabii bir de caanım Kindle hediyem de cabası olunca, ‘aaa o kitap çok uzundu di mi, ben şimdi onu ordan oraya zor taşırım, en iyisi ebook cinsinden okuyum, hem denemiş olurum şu e-reader mefhumunu’ derken buldum kendimi! Ve D&R’dan lank diye indiriverdim! (Ama sakın orasını sormayın çünkü çok gıcık bi durum söz konusu. Zira satın aldığımı ne yazık ki Kindle’a kuramayınca başka bir versiyonunu!!! Calibre ile geçirildi! Aman diyim!)
Neyse efendim dizide tabii ki Mehmet Günsür olunca, benim için yapım 100, hatta 1 milyon – Sıfır :) öne geçmişti zaten, kafadan. Ee Serenay’cığım da olunca oldu sana (hadi kısaltayım) 2-0. (Ve evet Serenay’ı çok severim. Neden bilmiyorum ama tee Lale Devri döneminden beri! Evet o salak ötesi dizi sırf o var diye izlemişliğim var. Suçluyum kabul ediyorum ancak yapçak bişi yok oldu bi kere :) ). Ee tabii Ozan Güven de olunca oldu 3-0. Ve evet ben Berrak Tüzünataç’ı da çok severim. Oldu mu sana 4-0. Bu arada aslında beğendiğim kadın yıldız sayısı, yerli-yabancı, totalde o kadar azdır ki. O yüzden o azınlığın iki üyesinin tek bir yapıma denk gelmiş olması da kendim açımdan tam bir şaşırtıcı unsur vesselam :)
Sonracığma, bir internet dizisi olması (alın size bir amanin booo durumu daha, ayol biz ne zaman büyüdük de internet dizisi yapar olduk! Konsepte gel hele hele :) ) kafadan bir +2 puan daha oldu. Çünkü tabii ki ben de gelemiyorum o ekrandaki göz süzmeleriyle uzatılan 2.5 saatlik sürelere. Hoş bana Fi’deki hepi topu 5 reklam da çok geliyor ya orası ayrı. Neyse ona da şükür.
Tüm bu toplamlarla 7-0 önde başlayan Fi dizisi, itiraf ediyorum ki, daha jeneriğindeki kaliteyle ‘anam yoksa harbiden bir yabancı dizi kıvamındaki yerli mi’ dedirtti. Ki yanılmadığımı ilk bölümde, gönül ferahlığıyla anladım. Evet prodüksiyon açısından, kanımca, Türkiye’de çekilen dizilerin bayağı ötesinde olmuş. Mekan kullanımı, çekimler, müzikler, ürün yerleştirmedeki detaylar ve onların karakterlerin niteliklerinin anlaşılması adına oynadığı rolün bilincinde yapılan uygulamalar (evet ürün yerleştirme konusuna dair bi 4-5 akademik makalem var da ;) ) bence çok başarılı olmuş.
Şahsen bi ara bir kendimi fark ettim, içine dalmışım feci kaptırmışım. Ki bana bunu yapan film ya da dizi bulmam zordur, hepsini sünger gibi, ayırt etmeden izlediğim için. O yüzden bana bi helal dedirtti.
Konu olaraksa (kısa bir not: ilk 3 bölümü izledikten sonra kitaba başladım ve henüz senkronize değilim, diyim ben size :) ) yine kanımca, çok iyi bir uyarlama olmuş. Evet arada bazı kopukluklar var ancak, son dönemde o kadar kötü kitap-film uyarlaması izledim ki bunun bayağı iyi olduğu bariz anlaşılıyor. Tabii tüm kitapları ya da en azından ilkini bitirmiş biri buna daha iyi bir yorum yapar, orası ayrı. Ancak bende, bariz apışıp kalmama neden olacak muallaklar yaratmadı. Sadece oyunculuk anlamında bazı handikaplar yüzünden rahatsız edici anlar oldu ama o kadar kusur kimlerde kimlerde oluyor. Olacak o kadar. Çok rahat su kaldırır, tabiri caizse (alın size klişe cümle 2 :) ).
Sonuç izleyin anacım, kesinlikle. Böyle az reklamlı, dolu dolu, göz süzmesiz bir yerli dizi izleyin, hemi de Türkiye’nin ilk internet dizisini ve belki de yerli kitap uyarlamasını izlemiş olursunuz.
Meraklısına: Şimdi kitaba başlayınca bana farklı gelen birkaç unsur oldu (şimdilik): biri, Deniz’in kişisel bazı detayları atlanmış, Can Manay daha çirkinmiş ve Özge de daha az güzelmiş gibi geldi. Belki yeni 3 bölümde değişir ama. Ha bi de şu gizemli patron, kitaptaki anlatımla daha bi çekici tipmiş gibi geldi :)

Comments