Bihter vs Ada.. çekip gidebilmek..

nedendir bilinmez, Aşk-ı Memnu'nun tekrarlarına bakarken hep hüzünle, Bihter'in nasıl olup da kaç kez terkedişine, 'bitti artık bu' demesine rağmen yine dönüp dönüp Behlül'e gitmesine takılıp kalıyorum.. 
onu havaalanında ... gibi bırakışından sonra Behlül'ün uçak kazasıyla birlikte yeniden başlaması ve sonra Şile'deki evde başka biriyle basmasının ardından yine yeni yeniden ona dönmesi ve daha kaç kez... o da benim sorumu Behlül'e sorduğunda ise Behlül 'işte aşk bu' diye cevap vermişti.. ama ben emin değilim.. 
o yüzdendir ki Bihter'in halinin kafama takılışı bana Issız Adam'da Ada'nın tek seferde olaya noktayı koyup kapıyı çarparak çekip gitmesini hatırlattı.. ve benim için kazanan hep Ada'ydı..
keşke Bihter de öyle yapabilseydi.. 
ama insan bazen yapamıyor.. saplanıp kalıyor.. neden ne olursa olsun bir bakmışssın kendini geri dönmüş buluyorsun.. nasıl neden yaparım affederim ya da daha affedip affetmediğini bilemeden kendini onunla buluverirsin.. 
ama birine kaç kez şans verilebilir ki.. ilk şansı harcadıysa bu aslında bir 'işaret' değil midir ki?!
ilk yarı yolda bırakışından belli değilmiydi Behlül'ün onu hep ama hep yarı yolda bırakacağı, asla cesaret edemeyeceği.. 
Sıla'nın şarkısında sorduğu 'sen de hayata üşenenlerden misin?' aslında tam da bu.. yaşamaya, benle gitmeye, her şeyi bırakmaya, her şeyi yapabilmeye, gelmeye, ya da gelip beni alıp senin toprağına götürmeye..
ama bazıları Behlül gibi yirmilerinde ya da başkaları gibi ellilerinde de olsa bence kural değişmiyor.. eğer olcağı varsa, yapabiliyorsa, cesareti varsa ilk seferde yapar, ilkinde olur.. yok eğer olmuyor, yapmıyor, bu iş gitmiyorsa bence gerisi boş..
tüm bunlar ise bana bir başka kurgu yapımı hatırlattı. hoş kurgu ama sanat zaten hayatın yansıması değil mi, o da ayrı bir gerçek.. bu yapım ise bizim çılgın Sex and the City.. bence dizinin verdiği mesajların en ama en iyisi; bir seferinde Miranda'nın halk kütüphanesinin merdivenlerinde oturan iki kızın sohbetine kulak misafiri olup (ki 2 kız, bir erkeğin attığı atmadığı mesajların, yazdığı yazmadığı sözcüklerin CSI: NY misali analizini yapıp alt metinlerini okumaya çalışıyorken) 'kızlar benden size tavsiye; bilin ki eğer çocuk gerçekten istiyorsa bunu açık açık söyler, yapar ve gösterir.. hiç yok böyle dedi ama şöyle mi demek istedi, yok şöyle demek istememiş aslında bu şu anlama geliyordur diye düşünmenize ve zamanınızı boşuna harcamanıza gerek yok.. geçin gidin..ya da onun sözüyle  “he’s just not that into you”...
işte o sahneye bir saygı duruşu yapmak adına:
son olarak o yüzden Ada bence en iyisini yaptı.. bir daha yine yeniden üzülmektense ilkinde kestirip attı.. umarım ben de hep bu cesarette olurum.. kendime helal diyebilirim..
* Ada'nın zaferine, ona bir kez daha 'helal sana' demek adına o sahne..

Comments