Güzel Adam Süreyya..
Beşiktaşlı olduğum için bir kez daha gurur duyduğum bir belgesel izledim. Evet ilk yayınlandığı dönem benim periferimde olan sinema salonuna gelemediği için büyük salonda kalabalıklarla, Beşiktaşlılarla çevrili olarak izleme şansım olmadı ancak hiç tahmin etmeyeceğim bir şekilde Beşiktaş’ımdan aylarca uzak kaldığımız bir dönemde (ki böyle bir dönemin olacağını herhalde 40 yıl düşünsek tahmin edemezdik) karantina gününde İzledim. Çünkü Blu TV’ye geldiğini gördüğümde çok sevindim zira hiçbir platformda daha öncesinde bulamamıştım. Ne zaman ki de uzunca bir süre Beşiktaş’ımızın maçlarından mahrum kalacağınızı anlatın o zaman dedim bu belgesel için en doğru zaman bu zaman. Çünkü o siyah beyaz atmosferi belgesel süresi boyunca da olsa yaşatacak tek yapım ancak bu olur. Hatta o atmosferi belki de her daim canlı kılan tek insan üzerine yapılmış olan bir belgeselin de bu yapım olmasından daha keyifli ne olabilir diye düşündüm ve heyecanla izlemeye başladım.
Tabi doğrusunu söylemek gerekirse nasıl olacağı konusunda bir endişe taşımadım değil. Bildiğimiz üzere en iyi belgesel Oscar’ının aday adaylarında dahi gördüğümüz orijinallikte belgeselleri her zaman yerel formatta izleyemiyoruz. O yüzden de bi ‘acaba?’ sorusuyla izlemeye başladım. Ancak ne zaman ki yazılar yazmaya başladı ve filmin sonu geldi ‘tamam’ dedim ‘olmuş bu ve çok da keyifli bir belgesel olmuş’. Çünkü benim için en önemli kriter, baştan sona sıkmadan keyifli, eğlenceli vakit geçirerek izlenmesi bir belgeselin. Ve Süreyya belgeseli de bu anlamda benim için bu kriteri tam anlamıyla yerine getirmiş oldu.
Tabi bunun dışında stadımızı, eski stadımızı ve ondan daha önceki stadımızı görmek, tüm o dönemlere ait maçlardan sekanslar izlemek, futbolcularımızla ile yapılan mini röportajları seyretmek çok mu çok keyifliydi. Tabii ki benim için en özeli Quaresma ve Nouma röportajları oldu :). Diğer taraftan da Oğuzhan’ı ve Fiko’yu dinlemek bir şöyle içimi sızlatmadı değil!; belki film ilk yayınlandığında izleseydim onlara dair olacak olan düşüncelerim ile Şimdi aradan bir yıl geçtikten sonraki düşüncelerim arasındaki farkı tarttığımda neler hissettiğimi sanırım ancak bir Beşiktaşlı anlar..
Kurgusal açıdan ise röportajlar, maç görüntüleri, fotoğraflar, gazete kupürleri, eski yayınlar vd. hepsi bir bütün olarak bence çok keyifli ve etkili bir şekilde bütünleştirilmiş. Hem bildiklerimin bir daha üstünden geçmek hem de bilmediğim anılara dair öğretici kareler izlemek çok keyifli oldu. Sonuçta Süreyya’nın tarihçesi demek bir anlamda Beşiktaş tarihçesi olduğu için kulüp adına da oldukça arşivsel nitelikte bir yapım; o yüzden de beni çok gururlandırdı ve mutlu etti. Tüm katkı sağlayanlara ve bu katkının sağlanmasının aktörü olarak Süreyya’ya ne kadar teşekkür etsek ne kadar övünç duysak azdır. İyi ki Beşiktaşlıyız.
Comments
Post a Comment